organik bal |
Antimikrobiyal özelliğe sahip olan organik bal, çok geniş bir tıbbi
özelliklere sahiptir. Ancak, belirli bakteri ve mikroplara karşı balın gücü ve
fiziksel özellikleri balın türüne, ulaştığı çiçeğin yapısına, coğrafi dağılıma
göre değişkenlik gösterebilmektedir. Aynı zamanda balın işlenme süreci de insan
faktörüne bağlı olarak değişkenlik gösterebilmekte, farklı ballar çeşitli anti
bakteriyel aktiviteye sahip olabilmektedirler.
Bal arısı tarafından ziyaret edilen bitkinin ya da salgıların nektar kaynaklarına bağlı olarak rengi, kokusu ve tadı değişkenlik gösterebilmektedir. Renkleri neredeyse koyu esmerden şeffaf, su rengine kadar değişebilen ballar, koku olarak da nektar kaynağı çiçeğinin kokusunu da anımsatabilmektedir. Genel bir görüş olarak da koyu renkli balların lezzetleri buruk, açık renkli olanların ise lezzeti hafif olabilmektedir. Değişken özelliklere bağlı olarak farklı nektar kökenli 300’den fazla bal türü tanımlanmıştır. Bu balların çoğu ise zengin bitki popülasyonuna sahip ülkemizde üretilmektedir. Birçoğumuz altın sarısı olarak balın rengini bilsek de bunun yanında ballar çeşitli kullanım alanına sunula bilinmektedirler. Kimyasal yapısı incelendiğinde balın, toplam karbonhidrat miktarı %82, bunlar glikoz, sakkaroz, maltoz ve diğer karbonhidratlardır. Su ise balda %17 oranında bulunmaktadır. Diğer kalan %1’lik kısmına ise aminoasitler, proteinler, vitamin ve mineraller ev sahipliği yapmaktadır.
Balın birçok özelliklerinden birisi olan antioksidan özelliği, genellikle fenolik bileşikler ve flavonoidlerle ilişkilendirilmektedir. Flavonoidler, güçlü antioksidan özelliğe sahip olup bitkisel kökenli bileşiklerdir. Değişik bitki örtüsüne ve iklime sahip ülkelerde, o ülkenin de farklı coğrafi bölgelerinde ballar, organik bileşimlerinde çeşitlilik gösterebilmektedirler. Düşük su içeriğinden dolayı balın bozulmasını önleyen mikroorganizmalar vardır.
Çok uzun zamandır tıbbi özelliği bilinen organik ballar, günümüzde dahil olmak üzere çeşitli uygarlıklarda gıda olarak kullanımı dışında tedavi maksadıyla da kullanıma açık olup doğanın bize sunduğu mucizevi bir üründür. Gıda ve tıbbi amaçlar için kullanılan ballar, günümüzde uluslararası pazarda büyük bir öneme sahip ham madde olarak kendisini göstermektedir.
Balın yapısında az miktarda bulunan organik bileşenler, büyük ölçüde balın biyoaktivitesini etkilemekte olup bu organik bileşenlerin tespiti ve özelliklerinin belirlenip etki mekanizmalarının ortaya çıkarılması tıpta önemli çalışmalara katkı sağlama olanağı vardır.
Bal arısı tarafından ziyaret edilen bitkinin ya da salgıların nektar kaynaklarına bağlı olarak rengi, kokusu ve tadı değişkenlik gösterebilmektedir. Renkleri neredeyse koyu esmerden şeffaf, su rengine kadar değişebilen ballar, koku olarak da nektar kaynağı çiçeğinin kokusunu da anımsatabilmektedir. Genel bir görüş olarak da koyu renkli balların lezzetleri buruk, açık renkli olanların ise lezzeti hafif olabilmektedir. Değişken özelliklere bağlı olarak farklı nektar kökenli 300’den fazla bal türü tanımlanmıştır. Bu balların çoğu ise zengin bitki popülasyonuna sahip ülkemizde üretilmektedir. Birçoğumuz altın sarısı olarak balın rengini bilsek de bunun yanında ballar çeşitli kullanım alanına sunula bilinmektedirler. Kimyasal yapısı incelendiğinde balın, toplam karbonhidrat miktarı %82, bunlar glikoz, sakkaroz, maltoz ve diğer karbonhidratlardır. Su ise balda %17 oranında bulunmaktadır. Diğer kalan %1’lik kısmına ise aminoasitler, proteinler, vitamin ve mineraller ev sahipliği yapmaktadır.
Balın birçok özelliklerinden birisi olan antioksidan özelliği, genellikle fenolik bileşikler ve flavonoidlerle ilişkilendirilmektedir. Flavonoidler, güçlü antioksidan özelliğe sahip olup bitkisel kökenli bileşiklerdir. Değişik bitki örtüsüne ve iklime sahip ülkelerde, o ülkenin de farklı coğrafi bölgelerinde ballar, organik bileşimlerinde çeşitlilik gösterebilmektedirler. Düşük su içeriğinden dolayı balın bozulmasını önleyen mikroorganizmalar vardır.
Çok uzun zamandır tıbbi özelliği bilinen organik ballar, günümüzde dahil olmak üzere çeşitli uygarlıklarda gıda olarak kullanımı dışında tedavi maksadıyla da kullanıma açık olup doğanın bize sunduğu mucizevi bir üründür. Gıda ve tıbbi amaçlar için kullanılan ballar, günümüzde uluslararası pazarda büyük bir öneme sahip ham madde olarak kendisini göstermektedir.
Balın yapısında az miktarda bulunan organik bileşenler, büyük ölçüde balın biyoaktivitesini etkilemekte olup bu organik bileşenlerin tespiti ve özelliklerinin belirlenip etki mekanizmalarının ortaya çıkarılması tıpta önemli çalışmalara katkı sağlama olanağı vardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder